Alışkanlıklar zamanla bağımlılıklara dönüşüyor ve bu bağımlılıklarımız varlığımızda görülmeyen kancalarla bizi aşamadığımız bir olaylar döngüsüne zincirliyor ve biz özgür olamamaktan şikayet ederken buluyoruz kendimizi, farklı kalıplarda ve cümlelerde…
Örneğin tatlı, alkol, uyuşturucu, bir maddeye, bir eşyaya ya da bir taşa. Varoluşumuzdaki yaratım enerjisi yaşamımızda tezahür edemeyince bağımlılık enerjisine dönüşüyor. Aynı prensip daha rafine alanlara da yansıyor; mesela ilişkiler gibi özgürlük ve aşk merkezli bir iletişim formunu, rafine hapislerimize dönüştürebiliyoruz.
İlişkilerde tetiklenen reddedilmeye, suçlanmaya, dışlanmaya mesela yetersizlik duygusuna olan bağımlılıklarımız da bu hapishanenin gardiyanlarına dönüşüyor. Bunlar bizim bozulmaya uğramış duygularımız. Şehvete olan bağımlılığımız adanmışlığımızın bozulumu olarak hayat buluyor. Bir bağımlının ilk şifası bağımlı olduğunu kabul etmesiyle başlıyor...
Algılayamadığımız algılanabilir, Göremediğimiz görülebilir, Farkedemediğimiz farkedilir olsun hazır olduğumuz kadarıyla...
Peki Senin, İlişkilerinde gözlemlediğin en büyük bağımlılığın hangisi?